kapının önünde küçük, kapalı bir zarf duruyordu.

Ön yüzüne özenle yazılmış şu sözler beni şok etti:

“Torunum Melin için.”

Dedem ölmüştü… bana nasıl mektup gönderebilirdi ki?

Elbette yapmamıştı. En azından göründüğü şekilde değildi. Büyükbabamın miras işlerini yürüten avukatın gönderdiği kurye bırakmış olmalıydı.

Zarfı açtım.

İçinde bir mektup ve… daha önce hiç görmediğim küçük, pirinçten yapılmış eski bir anahtar vardı.

Mektubu açtım ve okuduklarım tüylerimi diken diken etti.

Sevgili Melin,

Bu anahtar, tavan arasındaki halının altında saklı olan gizli bölmeyi açacak. Orada, tüm hayatın boyunca senden sakladığım gerçeği bulacaksın.

Affet beni. Başka seçeneğim yoktu.

— Büyükbaban Harun

Tavan arasına çıktım.

Dedemin her zaman köşede tuttuğu eski İran halısını geri çektim. Döşeme tahtalarına oyulmuş, pirinç kilitli küçük bir bölme vardı.

Anahtarı kilide soktum.

Kapağı kaldırdığımda nefesim kesildi.

İçeride eski fotoğraflar değil, yasal dosyalar vardı.

En üsttekini açtım.

Annemle babamın boşanma belgeleri.

Kaza öncesinde aylar önce dosyalanmıştı.

Daha da kötüsü vardı.

Bu hukuki süreç, kazadan sonra yaşanmıştı.

Ve belgelerde annemin değil, büyükbabam Harun’un adı yazıyordu.

Babam kazada ölmemişti.

O gitmişti.

Gizli bölmede adımın yazılı olduğu bir zarf daha vardı.

Bunlar da İlginizi Çekebilir