Sesi sakin ve emniyet vericiydi. Uzun bir yolculuktan sonra nasıl göründüğüm konusu ile ilgili biraz çekinerek elini sıktım.
“Ben de memnun oldum.”
O andan sonra gözlerimi ondan alamadım. Sessiz, daha çok dinleyen ve etrafındakileri rahatlatan bir adamdı. Sohbetlere odaklanmaya çalışsam da göz göze geldiğimiz her an aramızda görünmez bir bağ hissediyordum.
Bu çok saçmaydı. Uzun vakittir aşka ya da ilişkilere dair hiçbir beklentim yoktu. Yaşadıklarımdan sonra umudumu nerdeyse tamamiyle yitirmiştim. Hayatımın aşkını bulacağıma inanmıyor, işime ve aileme odaklanıyordum. Ama Selim’de beni tekrar düşündüren bir şey vardı.
Gün sona erdiğinde vedalaşıp arabaya yöneldim. Fakat kontağı çevirdiğimde motor tekledi ve durdu.
“Harika,” diye söylendim.
Tam babamdan yardım istemek amacıyla içeri dönecekken camıma biri vurdu. Selim’di.
“Araba mı bozuldu?” diye sordu gülümseyerek.
“Evet, çalışmıyor,” dedim. “Babamı çağıracaktım ama…”
“Gerek yok,” dedi. “Bir bakayım.”
Kollarını sıvayıp motorun başına geçti. Ellerinin ustalıkla çalışmasını izlerken sürenin nasıl geçtiğini manaadım. Birkaç dakika sonra araba tekrar çalıştı.