Eşimden 2 tane çocuğum var ve 6 senelik evliyiz.. Aramızda büyük bir sorun yoktu. Sadece soğukluk vardı. Senelerdir aşklarının sevgisini hiç hissedemedim. Ben onu çok sevdim ama karşılık bulamadığını neden koruduğunu. Çok uğraştım ama bir türlü düzelmedi. Bir gün patlamadan sonra boşanmak istediğini söyledi benim kafamdan kaynar sular dökülmüştü!.


- “Neden diye sordum. Sorun ne? Beğenmediğin yanım nedir? Bilmek istiyorum” dedim. Bana dedi ki..
Bana bilmiyorum dedim” dedi. “İçimde mana veremediğim bir soğukluk var sanki. Bir türlü sınamıyorum” dedi.. Bende bir an tamam dedim ve boşanmaya karar verdim!

Sonra düşündüm ki ben.. devamı sonraki sayfada
Tamam dedim ve o gün boşanmaya karar verdik. Sonra düşününce bunun şeytandan olabileceği aklıma geldi. Tanrı Rasulü (Sallallâhu aleyhi ve sellem) Bakara suresi okunan eve şeytanın giremeyeceğini haber vermişti. ‘Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz! Muhakkak şeytan, içersinde Bakara Suresi okunan evden kaçar!’ Müslim 780/212, Tirmizi 3036 Ertesi günden itibaren 3 gün süresince Bakara suresini sesli olarak açıp dinledim ama eşime bir şey demedim. Bu arada boşanma sonrasını konuşmaya devam ediyoruz. 3. gün eşimi işe yolladım ve gene Bakara suresini açtım. Saat 11 gibi sure bitti. 12 seviyesi eşim aradı ve: “Akşam boşanma işini tekrar konuşalım” dedi.

Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz
Akşam oldu. Yemeğimizi yedik. Eşim bana dedi ki; “Bugün bana bir şey oldu. Sanki karanlık bir kuyudaydım ve o kuyudan çıktım. Bir düğüm çözemediğim ve o düğüm çözüldü” Beni çok sevdiğini söyledi. Af diledi. Sanki o gitmiş yerine…

Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu.
-Gel seni camiye götüreyim,dedim.Bugün Cuma biliyorsun.
-Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun,dedi
-Biliyorum ama,sebebini gerçekten merak ediyorum.
-Ne bileyim olmuyor işte,dedi.Hem pantolonumun ütüsü bozulup,dizleri çıkar diye endişe ediyorum.
Gayri ihtiyari gülmeye başladım.
-Herhalde şaka yapıyorsun,dedim.Bunun için cami terkedilir mi?
-Ciddi söylüyorum,dedi.Giyimime ve özellikle yeşile düşkün olduğumu bilirsin.
Gerçekten öyleydi.Giydiği birbirinden güzel elbiseleri mutlaka yeşilin bir başka tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı.
-Peki,dedim.Hayatında hiç camiye gitmedin mi?
Peki,dedim.Hayatında hiç camiye gitmedin mi?
-Çocukken dedemle birkaç kere gitmiştim,dedi.Hem o yaşlarda dizlerim aşınacak diye herhalde endişe etmiyordum.Fakat artık camiye gidebileceğimi zannetmiyorum.
Söyledikleri beni son derece şaşırtmış ve bu konuyu açtığıma pişman etmişti.Daha sonra el sıkışıp ayrıldık.
Onunla konuşmamızdan 2 ay sonra,kendisinin camide olduğunu söylediler.Hemen gittim.Bahçedeki namaz saflarının en önünde duruyordu ve üzerinde yine yeşiller vardı.
Yavaşca yanına yaklaştım ve kısık bir sesle:
-Hani,dedim.Camiye gelmeyecektin?

Hiç sesini çıkarmadı.Çünkü musalla taşının üzerinde,yeşil örtülü bir tabut içinde yatıyordu.
İMTİHAN DÜNYASI

İki melek yeryüzünü dolaşmaya çıkmışlar. Tabii insan kılığında... Akşam olmuş. Kentin en zengin semtinde lüks bir villanın kapısını Tanrı misafiri olarak çalmışlar.
Ev sahipleri somurtarak buyur etmiş onları. Yemek falan teklif etmemişler.
Sicacık misafir odaları yerine buz gibi ve nemli bodruma iki şilte atıp "Geceyi burada geçirebilirsiniz" demişler. Silteleri betona sererken yaşlı melek duvarda bir çatlak görmüs. Elini uzatmış söyle bir sürmüş yarığa. Duvar eskisinden sağlam olmuş.
Genç melek "Niye yaptın bunu" diye sormuş merakla... "Her şey her zaman göründügü gibi değildir" demiş yaşlı melek yavaşça. Ertesi akşam melekler bir köy evinde çok fakir ama çok iyiliksever bir aileye misafir olmuşlar.
Her şeyleri bir tanecik inekleri imiş. Onun sütünü satıp geçınıyorlarmıs. Ev sahipleri mütevazı sofralarına almış onları. Allah ne verdiyse beraber yemişler. yatma zamanı gelince kadın "Siz uzun yoldan geliyorsunuz yorgun olmalısınız" demis.

"Bizim yatakta siz yatın bir rahat uyuyun. Biz şu divanda idare ederiz" Güneş doğarken uyanan melekler zavalli adamla karışını iki gözü iki çeşme ağlar bulmuşlar. Hayatta ki tek servetleri inekleri bahçede ölü yatıyormus. Genç melek öfkeden deliye dönmüs. Bunun nasıl yaparsın. Bu kadar iyi insanların yegane servetinin ölmesine nasıl izin verirsin.

Önceki gece gittiğimiz villada her şey vardı ama kötü ev sahipleri bize hıç bir şey vermediler. Sen onların bodrumlarını tamir ettin. Bu fakir insanlar bizimle her şeylerini paylaştılar. Şen ineklerinin ölmesine göz yumdun? Her şey her zaman göründügü gibi değildir evlat. demiş yaşlı melek gene.

Nasıl yani?... diye daha da öfkeyle sormuş genç melek. Her şey her zaman göründügü gibi değildir evlat. demiş yaşlı melek bir daha... Ve anlatmış... İlk gittiğimiz zengin evinin o duvar çatlağının içinde yıllar önce saklanmış bir hazine vardı. Ev sahipleri zenginlikleri ile çok mağrur ama hıç paylaşmayı sevmeyen insanlar oldukları için bu defineyi bulmayı hakketmemişlerdi.
Çatlağı kapayıp onları bu hazineden mahrum ettim. Dün gece fakir köylünün yatağında yatarken ölüm meleği adamın karışını almaya geldi.. Kadının hayatının bağışlanmasına karşılık ona ineği verdim. Her şey her zaman göründügü gibi değildir.
İşler bazen istendiği gibi gitmez göründügünde aslında olan budur. Eğer inançli işen her iste bir hayır olduğunu düsünürsün. O hayrin ne olduğunu da bir süre sonra anlarsın.

Bunlar da İlginizi Çekebilir